داستان اشغال فلسطین به زبان مردم جمهوری اذربایجان و مردم ترکیه
Bizim Filistin sorunu hakkındaki sözümüz mantıklı ve makbul bir sözdür.
Yıllarca önce, en sevilen arap lideri konumundaki Cemal Abdunnasır,
sloganları arasında ‘biz Filistin'i gaspeden yahudileri denize
dökeceğiz' diyordu. Yıllar sonrasında arap liderleri arasında
kendisinden en çok nefret duyulan Saddam Huseyn ise ‘biz Filistin
topraklarının yarısını ateşe vereceğiz' şeklinde bir ifade kullanmıştı.
Biz, bu iki açıklamanın hiç birini kabul etmiyoruz. İslam ilkelerine
göre ne yahudilerin denize dökülmesi ve ne de Filistin topraklarının
ateşe verilmesi makul ve mantıklıdır. Biz, Filistin halkının haklarına
ulaşması gerektiğini vurgulamaktayız. Bu ülke Filistin halkına aittir.
Filistin, Filistin'lilerindir. Bu yüzden Filistin'in kaderini de bizzat
Filistin'liler tayin etmelidir. Bu konu, demokrasi ve insan hakları
iddiasında bulunanlar için bir sınav konumundadır. Filistin
topraklarının kendilerine ait olduğu Filistin'liler, müslümanı,
hristiyanı ve yahudisiyle tarih ve coğrafyanın doğruladığı şekilde bu
tarihi toprakların sahipleri olan bütün bu insanlar, tüm dünya
halklarının gözleri önünde bir referanduma giderek Filistin devletinin
şeklini belirlemelidir. İşte bu devlet meşruiyet sahibi bir devlet olur.
Bu devlette, Filistin'de cinayet işleyenlerin cezalarına
çarptırılmaları gerekir. Dünyanın başka noktalarından buraya gelenlerin
ne yapmaları gerektiği hakkında da bu devletin karar vermesi uygundur.
Bu, mantıklı bir yaklaşımdır. Bugün milyonlarca Filistin'li başka
ülkelerde avare durumunda olup, milyonlarcası da mülteci kamplarındaki
kötü hayat şartlarına katlanmaktadırlar. Ancak onların yurtları başka
bir halkın elinde bulunmaktadır. Bu, makul değil...